Betonun gücünü artırmada kahve telvesinin etkili olduğu keşfedildi

Bilim insanları, kullanılmış kahve telvesinin betonun direncini artırabileceğini ve bu kullanımın sera gazı salınımlarını da olumlu yönde etkileyebileceğini buldular.

Betonun gücünü artırmada kahve telvesinin etkili olduğu keşfedildi

Dünya genelinde her yıl üretilen 4.4 milyar ton beton için 8 milyar ton kum kullanılıyor. Bu durum, son yıllarda inşaat malzemelerinde kıtlıklara sebep oluyor. Ancak her yıl üretilen 10 milyar kilogram kahve telvesi, beton yapısını güçlendirebilecek bir materyal olarak görülüyor.

RMIT Üniversitesi'nde gerçekleştirilen araştırmalar, kahve telvesinin silika bazlı malzemelerin yerine geçebileceğini gösteriyor. Doğru miktarlarda eklenen kahve telvesi, betonun kimyasal bağlantılarını kumdan daha etkili bir şekilde güçlendiriyor. Organik atıkların ortaya çıkardığı metan ve karbondioksit salınımları da ciddi bir çevresel tehdit oluşturuyor ve bu nedenle atık olarak üretilen kahve telvesinin doğru bir şekilde değerlendirilmesi büyük önem taşıyor.

Kahve telvesinin betona eklenmesi, betonun direncini %30 oranında artırabilir

Betonun gücünü artırmada kahve telvesinin etkili olduğu keşfedildi

Dr. Rajeev Roychand, kahve telvesinin organik yapısı nedeniyle direkt olarak betonla karıştırılamayacağını belirtiyor. Bu nedenle, kahve telvesi 350 ile 500 derece arasında pirolize edildi ve farklı oranlarda betonla karıştırılarak denemeler yapıldı. Araştırmalar, 350 derecenin ideal bir sıcaklık olduğunu ve bu yöntemle elde edilen betonun direncinde %29,3'lük bir artışın sağlandığını gösteriyor.

Böylece, kum gibi doğal kaynakların tükenmesinin önüne geçilmesinin yanı sıra, daha dayanıklı bir beton üretimine de katkı sağlanabilecek. Kahve telvesinin çöp sahalarında çürümesi sonucu ortaya çıkan metan gazı, küresel ısınmaya ciddi bir katkı sağlıyor. Ancak bu yeni buluş, beton üretiminde kahve telvesinin kullanılmasıyla bu gaz salınımının büyük oranda azaltılabileceğini gösteriyor.

Dr. Shannon Kilmartin-Lynch, bu bulguların oldukça yeni ve heyecan verici olduğunu belirterek, bu yöntemin organik atıkların çöp sahalarında çürüyerek metan gazı üretmesinin önüne geçilebileceğini vurguluyor.